vucut etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
vucut etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Ruslar ölümsüzlüğün peşinde

20 Eyl 2010
Ruslar ölümsüzlüğün peşinde!

Ruslar ölümsüzlüğün peşinde!

Rusya’da ‘klinik ölüm’ü gerçekleşmiş, ama beyin hücreleri henüz ölmemiş kişileri para karşılığı dondurarak yeniden ‘canlanacakları’ ana kadar özel kapsüllerde saklıyor

Rusya’da kendilerini “transhümanist” olarak adlandıran bir grubun kurduğu KrioRus merkezi,‘klinik ölüm’ü gerçekleşmiş, ama beyin hücreleri henüz ölmemiş kişileri para karşılığı dondurarak yeniden ‘canlanacakları’ ana kadar özel kapsüllerde saklıyor

Uzmanlar, saklama hazırlıkları öncesi cesette son operasyonları yapıyor.

2005 yılından bu yana faaliyet gösteren KrioRus “Cyronics”, yani “kriyobiyoloji” alanında ABD dışındaki ilk, ceset ya da organ saklama olanağına sahip dünyadaki üç kuruluştan biri.

“Kriyobiyoloji” yasal olarak ölmüş, yani kalbi durmuş kişilerin özel koşullarda dondurularak gelecekte teknolojinin ilerlemesinin yardımıyla canlandırabileceği ve daha sağlıklı ve uzun bir hayat sürebileceği tezine dayanıyor. “Transhümanistler”, teknoloji ve bilimin insanoğlunun hastalık ve yaşlanma, hatta ölüm gibi sorunlarına çözüm bulabileceğine, yani ölümün uzun süre, belki de sonsuza kadar ertelenebileceğine inanıyor.

-196 derecede
Alabuşevo köyündeki KrioRus merkezindeki kuru buz dolu dev özel kabinde, bir gün yeniden canlanacakları umuduyla dört kişinin cesedi saklanıyor. Bu kişilerinden ikisi Ukraynalı, diğerleri ise Hollandalı ve Estonyalı. Merkezde devam eden onarım çalışmaları tamamlandığında kabinde bulunan dört kişi sıvı nitrojen dolu “termos”adı verilen bir başka kabine, yani sıfırın altında 196 dereceye konulacak.

Aslında şu anda KrioRus’ta yine sıvı nitrojen dolu bir termosun içinde dört kişinin beyni de saklanıyor. Beyinlerden biri, Rus kamuoyunda iyi tanınan, yaşamını “kriyobiyoloji” ye adamış Kriorus’un yöneticisi Valeriya Prayd’ın annesine ait.

Prayd, açılır açılmaz içinden dumanlar çıkan termosun içindeki diğer beyinlerin ve kuru buzda saklanan dört cesedin kimlere ait olduğunu yakınları istemediği için açıklayamayacağını söylüyor. Ancak KrioRus’un ilk dondurduğu kişinin kim olduğu biliniyor: 80 yaşında St.Petersburg’da ölen matematik öğretmeni Lidiya Federenko... Federenko, torununun isteği üzerine 2005’te dondurulmuş.

Beyinler için vücut yaratılacak
Prayd, insanın kalbi durduktan sonra da aslında yaşamaya devam ettiğini belirtiyor ve “Beyin hücreleri bir süre canlı kalır. İşte, beynin hâlâ yaşadığı sırada ceset bizim istediğimiz koşullarda saklanabilirse o kişinin ileride bir gün yeniden hayata dönmesi teorik olarak mümkün” diyor.

Peki ama nasıl?

“Kriyobiyoloji” ile ilgilenenler, gelecekte teknolojinin ulaşacağı düzeyin cesetleri ve canlı hücrelere sahip, beyinleri uygun koşullarda dondurulan kişileri yeniden “canlandırabileceğine” inanıyor. Prayd, nanorobotlar yardımıyla cesetlerdeki hücrelerin canlandırılabileceğini, sadece beyinleri saklanan kişiler için ise vücutlar yaratılabileceğini söylüyor.

Zenginlere özel termos

ABD dışındaki tek saklama merkezi olan KrioRus’la geçen yıl temasa geçen bir Hollandalı, ağır hasta olan babası öldüğünde cesedin dondurulmasını istemiş. Ölüm haberi ulaşınca özel bir araçla ceset Moskova’ya getirilmiş. Bazı zengin müşteriler ise dondurulma işlemin evlerinde yapılabilmesi için merkezden dev termos satın almış.

Bu yolla yaşama dönüşe inananlar kışın donan kimi kurbağaların baharda çözülerek hayata devam ettiğini, ABD’de bazı hayvanlar üzerinde yapılan deneylerin başarılı olduğunu hatırlatıyor ve dondurulan insanların en geç 2040-2050’de ‘uyandırılabileceğini’ düşünüyor.

ABD’de ilk insan dondurma işleminin yapıldığı 1984 yılında “hayata dönüş”ün 2010’a doğru gerçekleşebileceği umuluyordu. ABD’li fizikçi Robert Ettinger’in 1964 yılında yazdığı “The Prospect of Immortality” kitabıyla gündeme gelen ve çok tartışılan “kriyobiyoloji”ye bilim adamları kuşkuyla bakıyor.

30.000$
Merkez saklanan beyinler için 10 bin dolar, insanlar için ise 30 bin dolar talep ediyor.
Devamı ...

Kutuplardaki hayvanlar nasıl yaşıyorlar?

30 Ağu 2010
Kendi vücut ısısından çok daha düşük ısı koşullarında yaşayabilmek için canlıların iki silahı vardır. Biri vücut ısılarını ayarlamaları, diğeri de kürk denilen vücut örtüleridir. Kutup bölgesinde yaşayan bir canlı, tropik bölgede yaşayana nazaran on kat daha fazla ısı meydana getirmek veya vücut örtüsü on kat daha fazla koruyucu olmak zorundadır. Çok soğuk iklimlerde yaşayan hayvanların yaşam nedenleri araştırılırken hep kürkleri üzerinde durulmuştur. Halbuki burada yaşayan hayvanların kürkleri ile ılıman bölgelerde yaşayan hemcinslerinin kürkleri arasında çok ciddi bir fark yoktur. Üstelik domuzlar hiç kürkleri olmamasına rağmen deri altı yağ tabakaları sayesinde vücut ısılarından 20 derece daha düşük ısı ortamlarından hiç etkilenmezler. Kutuplarda, buzlu sularda yaşayan balıkların, sıfır ve sıfır altı derecedeki ortamda donmamalarının sırrının, bu balıkların derilerindeki buz kristallerinin donma derecesini düşüren bir protein olduğu tespit edilmiş, hatta genetik mühendisleri laboratuar ortamında bu proteini üreten geni yaratmayı başarmışlardır.
Devamı ...

Kediler nasıl hep dört ayak üzerine düşerler?

30 Ağu 2010
Kediler nasıl hep dört ayak üzerine düşerler?
Sırtüstü düşen bir kedi önce bacaklarını kendisine, kuyruğunu da bacaklarının arasına çeker, başını yere bakacak şekilde döndürür. Belirli bir noktada tam tersini yaparak bacaklarını ve kuyruğunu açar ve vücudu tam ters yöne, yani yere doğru döner. Böylece paraşüt etkisi yaratarak, hızını da frenler ve inişin yumuşak olmasını sağlar. Yapılan deney ve gözlemlerde bir kedinin alçak bir yerden düşmesinin, yüksek bir yerden düşmesine göre çok daha fazla hasar yaratabileceği tespit edilmiştir. Örneğin yaklaşık 100 metre yüksekliğindeki, 32 katlı bir binanın tepesinden düşen bir kediye hiçbir şey olmazken, 7 katlı binalardan düşenlerde ciddi sakatlıklar, hatta ölüm vakaları görülmüştür. Bilim insanları bunu da 'limit hız' ile izah ediyorlar. Bu teoriye göre yüksekten düşen kediler, yaklaşık saatte 100 kilometre sürate gelince limit hıza ulaşırlar, artık hep aynı hızda düşerler ve stresi atlatıp, kendilerine gelir ve gevşerler. Başlangıçta bahsettiğimiz dönme hareketini yaptıktan sonra, tüm vücutlarını paraşüt gibi kullanarak, yaralanma olasılığını en aza indirerek, yere inerler.
Devamı ...