ramazan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ramazan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Ramazan ve Çocuk

6 Eyl 2010
Çocuk bazı temel kavramları ramazan sayesinde öğrenir. O güne kadar haz odaklı yaşayan acıktığı zaman hemen karnını doyurmak isteyen çocuk, hazzını ertelemeyi sabretmeyi, kendini disipline etmeyi öğrenir.
Yetişkinler için manevi iklime yolculuk fırsatı olan ramazan çocuklar için ne anlam taşır? Tabi ki çocuğun yaşına göre bu durum değişir.  "Anne siz oruç tutmaya gidince bana kim bakacak" ya da televizyonda ramazan temasının kullanıldığı bir reklamı izlerken "anne gördüm gördüm televizyonda ramazanı gördüm ama Ramazan abimi değil" ifadeleri üç yaşında bir çocuğum gözüyle ramazanı anlatan en güzel ifadelerden. 7 yaşına kadar somut düşünen çocuk, ramazan olgusunu anlamaya çalışırken de bu somut düşüncenin izlerini taşır. Ramazan gerçeğini idrak edebimek için anne babanın değişen davranışlarını gözlemler. Örneğin market alışverişi esnasında annesinden su isteyen bir kıza, "kızım evde su içersin" yanıtı veren bir anneye, kızın tepkisi "anne suyu senin için alıyorum" olur. "Ama yavrum ben oruçluyum" diyen anneye kızın yanıtı çarpıcıdır. "Anne orucunu su ile açarsın, şimdi iç demiyorum". İşte tüm bu basit diyaloglarda çocuk eğitiminin temel prensibi gizlidir. Taklit ve model olmak.
Çocuklar ilk yıllarda bir çok şeyi gözlemleyerek ve özellikle de ailelerini izleyerek, taklit ederek öğrenirler. Ailesini namaz kılarken gören çocuk namaza yaklaşır. Namaz bireysel bir eylem olması sebebiyle oruçtan biraz daha farklıdır. Oysa ramazan ayında tüm müslümanların aynı anda iftar sofrasına oturduğunu gören  çocuk, oruç ile Müslüman olmanın insan hayatına getirdiği farklılığın bilincine varır. Kılınan teravih namazları ile tüm Müslümanların aynı anda secdeye varışını gözlemler. Hayatında belki daha önce de var olan ama bu kadar güçlü ve kuşatıcı bir biçimde fark etmedeği ibadet ve namaz gerçeği ile karşılaşır. Cami belki de daha önce olmadığı kadar hayatının bir parçasıdır. Camide oynadığı oyun ve koşuşturmalar olumlu karşılandığı ölçüde ibadete yaklaşır ve bilinçaltında Müslüman olma ile olumlu bir yakınlık oluşur. Basit bir dille güzel  deneyimlere sahip olan çocuk için cami ilerleyen yaşlarda da huzur veren sevilen bir mekana, namaz keyifle yapılan bir ibadete dönüşür. Daha büyük çocuklar kıldıkları teravih namazı ile başarma, yetişkinler tarafından kabul edilme, her şeyden önemlisi büyüme arzularını tatmin ederler. Hepimizin de bildiği gibi bir çocuk için büyüme arzusu çocukluğun en temel motivasyonlarından biridir.
Çocuklar için oruç tutma denemeleri de oldukça anlamlıdır. Çünkü yetişkin olma yolunda atılan en önemli adımlardan biri oruç tutmaktır.Bütün gün yeme arzusunu erteleyebilen çocuk bunu başarabildiği için gurur duyar.  Hatta arkadaşları ile yarışır. Onlardan daha fazla oruç tutabileceğini ispatlamaya çalışır. Başarabildiği ölçüde mutlu olur ve huzur duyar. Oruç tutmadan önce belki başkalarının aç olabileceğinin ya da açlığın, susuzluğun ne kadar insanı zorlayabileceğinin tam olarak farkına varamayan çocuk, oruçla birlikte bu durumun zorluklarını anlar. Merhamet ve yardımlaşma arzusu artar. Bir çocuk bazen başkalarının ihtiyaçları konusunda çok daha duyarlı olabilir. Depremi yaşadığımız yıllarda anaokulu çağındaki çocukların çadırlarda yatan aileler için dua ettiklerine, onlara yardım etmek için oyuncaklarını deprem bölgesine gönderdiklerine bizzat tanık oldum. Eminim bir çok kişinin hayatında da böyle deneyimler olmuştur. İşte ramazan, kişide bu tür duyguları harekete geçirmek için güzel bir fırsattır.

Ramazan ayında tüm müslümanların aynı anda iftar sofrasına oturduğunu gören çocuk, oruç ile Müslüman olmanın insan hayatına getirdiği farklılığın bilincine varır.

Bir reklamda da altı çizildiği gibi tüm Müslümanların aynı anda sofraya oturması oldukça çarpıcıdır. O güne kadar ailenin dahi bazen aynı anda sofraya oturamadığı bir gerçektir. Oysa ramazanda tüm aile sofrada bir araya gelmek için çaba harcar. İftarda aynı anda oturulup aynı anda yemeğe başlanır. Sahurda yemek yeme aynı anda sonlandırılır. Bunu gören çocuk, zamanın hatta saniyelerin ne kadar önemli bir ayrım yaratabildiğinin bilincine varır. Zamanını daha iyi kullanabimek için elinden geleni yapar. Tabi bunu idrak edebilmesi biraz ailenin de bu bilince sahip olması ve çocuğuna bu durumu anlatabilme becerisine sahip olması ile yakından ilişkilidir.
Oruç esnasında bir çok çocuğun çok titiz davrandığına, kurallara uyma konusunda oldukça katı olduklarına şahit olmuşsunuzdur. Örneğin su yutarım korkusu ile oldukça titiz bir biçimde abdest alır. Çünkü çocuk ahlaki gelişim açısından bir yetişkinden daha katıdır ve esnek olma, yorumlama becerisine sahip değildir. Mesela bir yetişkin, bir karı kocanın arasını düzeltmek için yalan söyleyebilir. Oysa bir çocuk için yalan hiç bir şekilde doğru değildir. Bu nedenle de sonuna kadar hataların peşine düşer.

Çocuklar için oruç tutma denemeleri de oldukça anlamlıdır. Çünkü yetişkin olma yolunda atılan en önemli adımlardan biri oruç tutmaktır.

Çocuklar bir çok şeyi oyunlar yoluyla öğrenirler. Yani oyun onlar için yetişkin yaşama hazırlık, bir çeşit ısınmadır. Çocuklar aynen oyunda olduğu gibi tuttukları yarım günlük ya da bir kaç günlük oruçlarla oruca ısınır hazırlık yaparlar.
Özetle çocuk bazı temel kavramları ramazan sayesinde öğrenir. O güne kadar haz odaklı yaşayan acıktığı zaman hemen karnını doyurmak isteyen çocuk, hazzını ertelemeyi sabretmeyi, kendini disipline etmeyi öğrenir. Yoksulların neler yaşadığını fark eder. Onlara yardım etmek ister bu vesile ile duygusal zekası, empati kurma becerisi gelişir. Zamanın önemini anlar, özdenetim becerisi gelişir.
Tabi şunu akıldan çıkarmamakta fayda var. Oruçluyum tahammülüm kalmadı diyerek çocuklarınıza sabır gösterememeniz, insanlara bağırıp çağırmanız ya da olumsuz  davranışlarınız var iken çocuklarınıza yukarıda sayılan hasletleri kazandıramayacağınızı unutmayın. Herşeyden önemlisi kendinizi terbiye etmek için elinizden geleni yapın ki onlara güzel örnek olma şansını yakalayın.
Basit bir dille ramazan karakter eğitimi için en güzel fırsatlardandır. Bu fırsatı en güzel bir biçimde değerlendirmeniz temennisiyle.
Devamı ...

Kadir Suresi Meal ve Tefsiri

6 Eyl 2010


Meali

Rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla…

1. Biz onu (Kur’ân’ı) Kadir gecesinde indirdik. 2. Bilir misin nedir Kadir gecesi? 3. Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. 4. O gece melekler ve ruh, rablerinin izniyle her bir iş için iner dururlar. 5. O gece tan yeri ağarıncaya kadar esenlik doludur.



Tefsiri

1 ve 3. Ayetler

Kadr kelimesi sözlükte “güç, hüküm, değer, şeref” gibi anlamlara gelir. Özellikle Kur’ân’ın bu gecede indirilmesinin geceyi şereflendirdiğini ve kadrini yücelttiğini ifade etmek üzere ona bu isim verilmiştir. Bu sure inmeden önce gecenin böyle bir ismi yoktu. Duhân suresinde, “Biz onu mübarek bir gecede indirdik” (44/3) buyurularak bu gecenin bereketli, hayırlı, uğurlu, önemli ve kutsal bir gece olduğu açıkça ifade edilmiştir. Surenin ilk ayetinde Kur’ân’ın bu gecede, Bakara suresinde de (2/185) ramazan ayında indirildiği belirtilmiştir. Buna göre Kadir gecesinin ramazan ayı içerisinde olduğu açıktır; ramazanın hangi gecesine denk geldiği konusunda farklı görüşler vardır. Bununla birlikte, Buhârî ve Müslim’in kaydettiği, Hz. Âişe’ye isnad edilen ve Alak suresinde naklettiğimiz bir hadiste Hz. Peygamber’e ilk vahyin Ramazan’ın 27. gecesinde geldiği bildirilmiş; bu sebeple Kadir gecesinin Ramazan’ın 27. gecesi olduğu yönünde genel bir kanaat oluşmuştur. Bazı rivayetlere göre Kur’ân bu ayın son on günü içinde inmeye başlamıştır. Kadir gecesinin kesin olarak bildirilmemesi, insanların o gecede kazanacakları sevaplara güvenip diğer zamanlarda kulluk görevlerini ihmal etmelerini önlemek gibi bazı sebep ve hikmetlerle açıklanmıştır.

Müfessirler, “Biz onu Kadir gecesinde indirdik” diye çevirdiğimiz 1. ayetteki “o” zamiriyle Kur’ân’ın kastedildiği konusunda ittifak etmişlerdir. Kur’ân’ın, zamirle anlaşılacak derecede apaçık bilinen, tanınan, şanı yüce bir kitap olduğunu göstermek için adının açıkça anılmadığı belirtilir. “Biz onu indirdik” ifadesinden, “tamamını indirdik” veya “indirmeye başladık” manaları anlaşılabilir. Âlimlerin çoğu, ayette “peyderpey indirdik” anlamındaki nezzelnâ yerine “indirdik” anlamındaki enzelnâ fiilinin kullanılmasını gerekçe göstererek burada Kur’ân’ın tamamının ulûhiyyet makamından dünya semasına indirilmesinin söz konusu edildiğini ileri sürmüşlerdir. Bazı âlimler ise bu ayetle doğrudan Hz. Peygamber’e gelen Alak suresinin ilk ayetlerinin kastedildiği kanaatindedirler. Her iki yoruma göre de söz konusu zaman diliminin Kur’ân-ı Kerîm’in indirilişine sahne olduğu ve bu olayla büyük bir değer kazandığı için bu surede ona “leyletü’l-Kadr” denilmiştir.

“Bilir misin nedir Kadir gecesi?” mealindeki 2. ayete cevap veren sonraki ayetlerde onun tarihinin açıklanması yerine bu gecenin önemi, insanlar için hayır ve bereketi üzerinde durulmuştur. Duhân suresinde de Kur’ân’ın “mübarek bir gecede” indirildiği belirtilerek hüküm ve hikmet içeren bütün işlerin bu gecede ayrıldığı, belirlendiği ifade edilir (Duhân 44/3-4).

Müfessirlerin bir kısmı, Kadir gecesinin bin aydan hayırlı olduğunu bildiren 3. ayeti hakiki mânasında anlayarak bu gecede yapılan ibadet ve hayırların, içinde Kadir gecesinin bulunmadığı tam bin ayda yapılanlardan daha çok sevap getireceğini belirtirler. Başka bir yoruma göre buradaki bin sayısı çokluktan kinayedir. Nitekim birçok dilde olduğu gibi Arapça’da da bin rakamı büyük bir sayı söyleyerek çokluğu anlatmak için kullanılmaktadır. Şu halde bu ayette Kadir gecesinde yapılan ibadet ve iyiliklerin diğer bütün zamanlarda yapılanlardan daha çok sevap getireceği ifade edilmiş olmaktadır.

 

4 ve 5. Ayetler

Burada Kadir gecesinin bin aydan hayırlı oluşunun başka bazı sebepleri açıklanmaktadır. Bu gece Allah Teâlâ’nın vereceği görevleri üstlenmek üzere melekler ve ruh yeryüzüne inerler. Müfessirlerin çoğunluğuna göre 4. ayetteki “ruh”tan maksat Cebrail’dir. Cebrail meleklerden biri olmakla birlikte makamının yüksekliğini ve şanının yüceliğini göstermek üzere ayrıca zikredilmiştir. Ruha “meleklerin ileri gelenleri, meleklerin dışında Allah’ın görünmez ordularından bir ordu, rahmet” vb. manalar verenler de vardır. 5. ayette bu gecenin esenlik ve mutluluk gecesi olduğu ifade edilmiştir. Zira melekler gecenin başından itibaren tan yeri ağarıncaya kadar gruplar halinde inerek müminlere selâm verirler. Bu durum gecenin karanlığı çekilinceye kadar devam eder. Kadir gecesinde Allah Teâlâ rahmân ismiyle tecelli etmekte, –Duhân suresinin 4-6. ayetlerinden de anlaşıldığı üzere– bu tecelli en az bir yıl boyunca genel esenliğin devamını sağlamakta, düzeni ve dengeyi korumaktadır. Bu sebeple ramazanın son on gününe girildiğinde Hz. Peygamber dünyevî işlerden uzaklaşıp mescidde itikâfa çekilir, vaktini daha çok ibadet ve tefekkürle geçirirdi. Dolayısıyla müminler de Kadir gecesini ibadetle ve dualarla ihya etmelidirler. Hz. Âişe bu gecenin nasıl ihya edileceğini Hz. Peygamber’e sormuş, o da “Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, beni affet! de” şeklinde cevap vermiştir.

Kadir gecesi, “kandil geceleri” denilen ve zamanla İslâm kültür tarihinde kutsallığına inanılıp çeşitli ibadetlerle ihya edilen, hatta merasimlerle kutlanan gecelerden biri ve en önemlisidir.  

(Kaynak: Kur’ân Yolu -Türkçe Meal ve Tefsir, Haz: Prof. Dr. H. Karaman, Prof. Dr. M. Çağrıcı, Prof. Dr. İ. Kafi Dönmez, Prof. Dr. S. Gümüş, DİB Yayınları)
Devamı ...

RAMAZAN VE ORUÇ

12 Ağu 2010
RAMAZAN VE ORUÇ
 
Orucu Bozmayan Şeyler 

 
1. Oruçlu olduğunu unutarak; yemek ve içmek.

Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:

"Bir kimse oruçlu olduğunu unutarak yer, içerse orucunu tamamlasın, (sakın) bozmasın. Çünkü onu, Allah yedirmiş, içirmiştir."45

Unutarak yeyip içerken oruçlu olduğunu hatırlarsa hemen ağzını boşaltıp yıkar ve oruca devam eder. Oruçlu olduğunu hatırladıktan sonra boğazından aşağıya bir şey geçerse orucu bozulur. Bir kimse unutarak yiyen bir oruçluyu gördüğünde eğer güçlü kuvvetli olup oruca dayaniblen bir kişi ise, oruçlu olduğunu kendisine hatırlatır, zayıf ve güçsüz bir kişi ise hatırlatmaz.

2. Bir suya dalıp kulağına su kaçmak.

3. Kendi isteği olmayarak boğazına toz ve duman girmek.

4. Kendi isteği olmayarak kusmak.

5. Kendiliğinden içeriden gelen kusuntu yine kendiliğinden içeriye gitmek.

6. Uyurken ihtilâm olmak (yani uyurken cünüplük hali meydana gelmek.)

7. Dokunma ve öpme olmadan sadece bakmak veya düşünmek sebebiyle boşalmak.

8. Karısını sadece öpmek.

9. Geceleyin cünüp olduğu halde sabaha kadar yıkanmayıp gündüz yıkanmak.

10. Dişleri arasında sahur yemeğinden kalan nohut miktarından az olan kırıntıyı yutmak.

11. Ağzındaki tükrüğü yutmak. Ağzından dışarı çıkıp tamamen ayrılan tükrüğü tekrar yutmak orucu bozar.

12. Ağzına gelen balgamı yutmak.

13. Kafasından burnuna gelen akıntıyı içine çekip yutmak.

14. Ağzına aldığı (meselâ dişine koyduğu) ilâcın tadı boğazına varmak.

15. Erkeğin tenasül organına ilâç veya su akıtmak.

16. Göze ilâç damlatmak.

17. Kan aldırmak.

18. Gözlerine sürme çekmek.

Bu saydığımız şeylerin hiçbirisi orucu bozmaz.


Kaynak :  http://www.diyanet.gov.tr/turkish/dy/WebYayinOku.aspx?Sayfa=33&ID=3
Devamı ...